Aile içi şiddet ve çocuk psikolojisi

Ailede şiddet ortamında yetişen çocuk; gözardı edilemeyecek şekilde negatif yönden etkilenmektedir. Ilk önce şiddetin biçimleri nelerdir, kısaca değinmek istiyorum.

1. Fiziksel Şiddet: Bedensel gücün şiddet aracı olarak kullanılmasıdır.

2. Psikolojik Şiddet: Azarlama, hakaret etme, küfür etme, küçümseme, tehdit etme, suçlama, küsme, yokmuş gibi davranma, duygusal ihtiyaçlarını karşılamama, fazla sorumluluk yükleme, alay etme, küçük düşürme, önemsememe, yalnız bırakma, aşırı baskı kurma gibi davranışlardır.

3. Cinsel Şiddet:  Cinsel şiddet de diğer şiddet türlerinde olduğu gibi genel olarak kadınlara ve çocuklara yöneliktir. Aile içinde cinsel şiddet sıklıkla görülmekte fakat en çok gizlenmeye çalışılan tür cinsel şiddettir.

4. Ekonomik Şiddet: Ekonomik şiddet genel olarak kadınlara yönelik bir şiddet türüdür. Bireyin çalışmasına izin vermemek, yada çalışan kadının gelirine el koymak, çok küçük miktarlarda harçlık vermek, para biriktirmesini engellemek, harcamalarına karışmak ve sürekli harcamaları denetlemek ,para ile tehdit etmek gibi davranışlar ekonomik şiddet türleridir.

5. Dijital Şiddet: Dijital şiddet teknolojinin gelişmesi ile özellikle son yıllarda sıkça gözlemlenen bir şiddet biçimidir. Bireyi telefon ile arayarak ya da sms atarak sürekli kontrol etmek, uygunsuz fotoğraflarını çekerek sosyal medyada paylaşmak, kamera ile izlemek, sosyal paylaşım siteleri aracılığıyla bilgilerini edinmek ve kötü amaçlar için kullanmak, teknolojik araçları kullanarak tehdit etmek gibi davranışlardır.

  Bunların biri yada birkaçına mağdur kalan çocuk tramva yaşar. Tramva; yaşamın herhangi bir zamanında yaşanabilecek ya da karşı karşıya kalınabilecek sarsıcı durumların genel adıdır.

  Yurt içi ve yurt dışında yapılan araştırmalarda, fiziksel, duygusal, psikolojik ya da cinsel açıdan şiddet yaşanan aile ortamlarında yetişen çocuk bireylerin, büyüdüklerinde kendi ailelerine şiddet uyguladığı ispat edilmiştir. Aile içinde kadına yönelik şiddetle çocuklara yönelik şiddet arasında da sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Yani bir evde aile içi şiddet varsa, o evde yüksek ihtimalle çocuklar da şiddet görmektedir. Amerika’da yapılmış olan bir araştırma eşlerine şiddet uygulayan erkeklerin yüzde 50′ sinin aynı zamanda çocuklarına da şiddet uyguladığını ortaya koymaktadır.

  Aile içindeki şiddetin çocuklar üzerinde bir başka etkisi tanık olmaları nedeniyledir. Pek çok anne şiddeti çocuğundan gizleyebildiğini düşünse de, çocukların yüzde 80-90 gibi çok büyük bir kısmı bu durumun farkındadır. Şiddet anını görmeseler de bağrışmaları duyarlar, şiddetin beden üzerindeki izlerini yani yaraları, morlukları görürler. Şiddetle içiçe yaşayan ebeveynler çocuklarına kendi çaresizlik ve umutsuzluk duygularını geçirirler ve çocuklarına güven hislerini veremezler.

  Şiddet ortamında büyüyen çocuklar, gelişim süreci tersine işleyebilir, çocuklar kabus görebilir ya da uyku problemi yaşarlar. Okul çağındaki çocuklar ise depresyon, kaygı, korku gibi farklı psikolojik problemler yaşayabilirler, yaşıtlarına karşı sorunlu davranışlar gösterebilirler. Şiddet görerek büyüyen çocuklar, ileriki yaşamlarında problemli ilişkiler yaşama riskiyle karşı karşıyadır. Onların gelecekte kuracakları ilişkilerde şiddetin ve istismarın yaşanma olasılığı fazladır.

  Ancak erken müdahale edidiği takdirde birçok çocuk şiddetle sağlıklı bir şekilde baş etme yollarını bulmakta ve sağlıklı bireyler olarak yaşamlarına devam etmektedirler. Çocukların şiddete tanık olduğu ya da maruz kaldığı ailelerde duruma erken müdahale edilmesi çok önemlidir. Erken müdahale, şiddetin çocuğun yaşamında yarattığı olumsuz izlerin silinmesine yardımcı olmaktadır.

  Aile içi şiddetin çocuklar üzerinde birçok etkisi olur. Küçük yaşlardaki çocuklar yaşananlara anlam vermekte zorlanırlar ve kendilerinin bir hata yaptığını sanırlar. Bu da suçluluk hissetmelerine sebep olur. Sözel olarak duygularını ifade etmekte zorlandıkları için davranışları ile  bazı tepkiler vermeye başlarlar.

  Şiddete maruz kalmış ya da tanık olmuş çocuklar aşağıdaki belirtilerden bir veya daha fazlasını gösterebilirler :

Aşırı bir endişe hali, korku, sık irkilme,

Karın ağrısı, mide bulantısı, baş ağrısı gibi psikosomatik belirtiler,

Alt ıslatma,

Dil gelişiminde gerileme,

Çevreye karşı ilgisizlik,

Uyumakta zorluk, kabus görme,

Sık ve uzun süreli ağlama,

Yeme problemleri,

Konsantrasyonda zorluk,

Sinirlilik, öfke nöbetleri, agresif davranışlar,

Dürtüsel davranışlar,

Özgüven azalması,

Temel güven duygusunun sarsılması,

Yaşından küçük davranışlar,

Arkadaş ilişkilerinde sorunlar,

İntihar eğilimleri,

Okulda başarısızlık.

  Çocuklar ilişki kurma biçimlerini aileden öğrenirler. Şiddet yaşanan ailelerde çocuklar  dışarıda ilişki kurma biçimleri de bu şekilde olur. Bazı çocuklar agresif, yıkıcı, kaba ve uygunsuz davranışlar sergileyebilirler. Kendilerini ifade etmekte zorlanırlar ve problem çözme becerileri az olur. İstediklerini arkadaşlarını tehdit ederek almaya çalışır, şiddet kullanarak insanların ilgisini çekmeye çalışırlar. Bazı çocuklar ise saldırgan davranışların aksine içe kapanır, üzüntü, korku ve endişe gibi belirtiler gösterebilir. İleriki yıllarda da şiddet konusunda hassas, endişeli ve depresif bir ruh haline sahip olurlar.

  Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle artık evlerinde şiddete maruz kalmayan veya tanık olmayan çocuklar da medya yolu ile şiddete tanık olmaktadır. Yapılan araştırmalarda medya yolu ile şiddete tanık olan çocuklarda saldırgan davranışların arttığı belirlenmiştir. Ayrıca çocukların şiddete karşı duyarsızlaştığı, genel endişe ve korku düzeylerinin arttığı gözlemlenmiştir.

  Çocukluk döneminde fiziksel şiddet gören yetişkinlerde bedensel olarakta problemler görülmektedir. Kalp, karaciğer ve romatizmal hastalıklar ile alerjik ve psikiyatrik sorunlar daha fazla görülmektedir.

  Yapılan araştırmalar aileiçi şiddet uygulayan kişlerin %95 oranında erkek, aile içi şiddete maruz kalan kişilerin ise %90 oranına kadın ve çocuklar olduğunu göstermektedir.

  Şiddetin psikolojik sonuçları: Şiddet psikolojik olarak kronik depresyon, kronik endişe, travma sonrası stres bozukluğu, panik atak, fobi, yeme bozuklukları, madde bağımlılığı, uyku bozuklukları, intihar düşünceleri ve teşebbüsleri, kendine zarar verme davranışları gibi sonuçlar doğurmaktadır.

  Lütfen çocuğu aracı olarak kullanmayın: Çocuğunuzun sizinle eşiniz arasında arabuluculuk yapmasını ya da taraf tutmasını istemeyin. Arabuluculuk küçük bir çocuk için oldukça ağır bir görevdir. Eşler kendi aralarında anlaşamasa bile çocuk her iki ebeveynini de sever. Eğer kendisi tercih ederse ve güvenli bulursa bu konuda yaşadığı üzüntü, gerginlik ve diğer duyguları şiddet gösteren ebeveynine anlatabilir. Bu konuda çocuğunuzu siz zorlamayın. Şiddete maruz kalırsanız çocuğunuzun sizi korumasını istemeyin. Kendinizi korumak sizin görevinizdir. Şiddet sırasında çocuğunuz da yaralanabilir. Ayrıca sizi koruyamadığı düşünürse suçluluk duyabilir.   Unutmayalım ki; sağlıklı toplumlar, sağlıklı bireylerden meydana gelir ve sağlıklı birey olabilmek icin çocukluk dönemimizin önemi çok büyüktür. Yetişkinlerin yaşadığı birçok psikolojik problemlerin sebebi çocuklukta yaşadığı olayların sonucudur.