Bugün de ölmedim ama yaşadım mı? İnsana en çok yaşamak yakışıyor oysa ki...
Mevlana Celaleddin Rumi diyor ki: “Aldığın yara, ışığın sana sızacağı yerdir.”
Çünkü hayat, her insanı kırar. Seni çok mu üzdüler? Senin de hakkın alınacak. Allah'a güven. O'nun zamanlaması mükemmeldir. Kötü anılarından kurtul. Geçmişin hâlâ şimdiyse, günün ziyandadır. Ömrüne haciz konulmuş gibi yaşamaktan vazgeç. Bu hayat Allah'ın sana bir hediyesi. Allah'a giden yolda ayağına takılan, yolunu kesen ne varsa terket. Ölmeye yüz tutmuş imanını secdelerde dirilt. Rabbine yakarışın olsun; “Ben beni bıraktığımda, Sen beni bırakma.”
İnsan gönlünün artığını söylermiş. İçimde tutamayıp, gönlümden taşanları yazdım. İnsanlardan umduklarımla bulduklarım arasındaki uçurumu yazdım. Bu uçurumun eşiğinde o kadar çok bekledim ki, düşmeme gerek kalmadı... Hayat, ilk olarak kendini yok sayanları harcar. Harcandım. Geçmişimde kötüye dair ne varsa çöpe attım. Ama çöpü atmaya cesaret edemedim. İçimde ki ben çığlık çığlığa bağırıyor, dışımdaki ben ise emanet gülücükler saçıyor. Elimde sapan, gökyüzü avlıyorum. Öyle bir çaresizlik... Öyle bir umut. Belki de öyle bir beceriksizlik. Siz ne derseniz... Kimse sonsuza kadar kalmıyor yanımızda. İnsanlar geliyor, öğretiyor ve gidiyor. Alış buna. Burası imtihan yurdu. Bağlanma, incinirsin. Yarım bıraktığın ne varsa, peşini bırakmaz. Ya kursağında kalır, yutkunamazsın. Ya boynuna dolanır, nefes alamazsın. Birkaç beden büyük hüzünler giyersin. Bal olsa, şifa istemeyeceğin insanlar tanırsın. Her zaman yük sırtlanmazsın. Bazen üzerine devrilir, taşımak zorunda kalırsın. Sadece bir günden diğerine geçerek mi yaşıyorsun yoksa gerçekten yaşıyor musun? Bunu da bir düşün...
Ve son sözüm yine sana: Hayat senden yana olmayabilir. Bari sen, senden yana ol!